AB-Tunus göç anlaşmasında geri kabul detayı
Tunus’un ortasında AB ile imzalanan göç anlaşmasında Türkiye ile yürürlükte olan anlaşmadan farklı noktalar dikkat çekiyor. Bunlardan biri, Tunus’un sadece kendi vatandaşlarını geri kabul etmesine onay vermesi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin Pazar günü Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said ile duyurduğu mülteci mutabakat zaptı üzerindeki tartışmalar devam ediyor.
İnsan hakları açısından yoğun tartışmalara neden olan muhtıranın imzalanması vesilesiyle bir basın toplantısı düzenlenmemesi dikkat çekti. Avrupa Birliği (AB) bütçesi.
Mevcut haliyle taraflar için bağlayıcılığı olmayan ve bir niyet beyanı olan mutabakat zaptı’nda bir dizi eylem planı çerçeveleniyor. Her maddenin yasal bir zemine oturtulabilmesi ve uygulamaya konulabilmesi için AB’nin 27 üye ülkesi tarafından tek tek onaylanması gerekiyor.
Sırada Fas ve Mısır var.
Tunus ile imzalanan anlaşma, 2016 yılında Türkiye ile imzalanan anlaşma ile Ege’den düzensiz göçü önemli ölçüde kontrol eden AB’nin Akdeniz’den geçişleri engelleme politikasının ilk somut atılımını oluşturuyor. Mısır ve Fas gibi Kuzey Afrika ülkeleri ile benzer anlaşmalar.
Tunus, Afrika’dan AB’ye geçişlerde değerli bir geçiş ülkesidir. İtalya İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre bu yıl ülkeye deniz yoluyla gelen düzensiz göçmen sayısı geçen yıla göre iki kattan fazla artarak 75 bine ulaştı. Bu kişilerin 44 bininin Tunus’tan geldiği bildirildi. 2023’ün ilk yarısında Akdeniz’de AB yolunda meydana gelen kazalarda 1.895 kişi hayatını kaybetti.
Tunus sadece kendi vatandaşlarını geri kabul edecek
Mutabakat Zaptı’nı 2016’da Türkiye ile imzalanan muhtıradan farklı kılan temel noktalar, kapsamının çeşitli alanlarda iş birliğini içerecek şekilde geniş olması ve Tunus’a diğer ülke vatandaşlarına “yeniden okuma” yükümlülüğü getirmemesidir.
Tunus, yalnızca AB’de oybirliğiyle sığınma başvuruları kabul edilmeyen kendi vatandaşlarını geri kabul etmeyi kabul etti.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) adlı düşünce kuruluşundan Anthony Dworkin, Tunus’un “Avrupa’nın baskısına rağmen” diğer ülke vatandaşlarının geri kabulünü kabul etmediğini, Türkiye’nin Avrupa’ya geçen başta Suriyeliler olmak üzere diğer ülke vatandaşlarını iade ettiğini belirtti. kendi topraklarından. Kabul etme taahhüdünde bulunduğunu kaydetti. Dworkin, Tunus ile imzalanan anlaşmanın “sığınmacıların Tunus’u geri göndermek yerine onları terk etmelerini engellemek” olduğunu da sözlerine ekledi.
Euronews haber portalına konuşan üst düzey bir AB yetkilisi, Tunus’tan yalnızca kendi vatandaşlarını geri kabul etmesinin isteneceğini, Tunus üzerinden gelen ve sığınma başvuruları kabul edilmeyen diğer ülke vatandaşlarının misafir edilmesinin söz konusu olmadığını söyledi. AB’de. Yetkili, “Tunus düzensiz göçmenler için bir toplama noktası olarak tasarlanmıyor.” dedi. Tunus hükümeti daha önce de benzer açıklamalar yapmıştı.
Bütçe desteği, yatırım ve işbirliği projeleri
AB-Tunus mutabakat zaptı’nı Türkiye’den ayıran bir diğer özellik ise makroekonomik istikrar, ticaret ve ekonomi, yenilenebilir güçler, sosyal bağlar ve göç alanlarında yatırım ve işbirliği projelerine beş ana başlık altında yer vermesidir.
Anlaşmada yer alan ancak duruma göre değişebilen rakamlara göre AB bütçesinden Tunus bütçesine 150 milyon Euro destek sağlanacak. Bu kaynak ile bir felaket senaryosu yani iflas riskinin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Ayrıca Tunus ve İtalya ortasında yenilenebilir elektrik enerjisi iletim projesi ELMED’in geliştirilmesi için 307,6 milyon euro, altında 11 Akdeniz ülkesini birbirine bağlayacak fiber optik teknolojili kablo projesi için 150 milyon euro’ya kadar yatırım öngörülüyor. Deniz. Bu projelerde AB bütçesinden sağlanan kaynakların yanı sıra Avrupa Kalkınma Bankası kredileri de kullanılacak. İnsan kaçakçılığına karşı operasyonları, sınır yönetimini ve geri kabulleri hızlandırmak için ilk aşamada 105 milyon avroluk bir kaynak öngörülüyor. Uzun vadede 900 milyon euro şartların yerine gelmesi halinde kredi yüklü olacağı söylendi.
iflas hakkında endişelenmek
Anthony Dworkin, Tunus ile ilgili olarak AB için ayrı bir değer taşıyan bir diğer noktayı da “Tunus’un ekonomik çöküşünün önlenmesi” olarak tanımlıyor. Tunus’un terör saldırıları, ardından pandemi ve Ukrayna savaşının etkisiyle ciddi bir kriz içinde olduğuna işaret eden Dworkin, bu durumun AB ülkelerinde ciddi endişe yarattığını kaydetti. AB’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josepp Borrell, Mart ayında “Tunus’un ekonomik ve sosyal çöküşünün daha fazla insanın Avrupa’ya gelmesine neden olacağı” uyarısında bulunmuştu.
Nitelikli iş gücü açığını kapatmak için üçüncü ülkelere bel bağlayan AB, Tunus ile yaptığı anlaşmada bu konuya da yer verdi. Buna göre Tunus’tan AB ülkelerine yüksek vasıflı iş gücü transferinin önündeki engeller azaltılacak. Erasmus adı verilen öğrenci değişim programı, Tunus’u da kapsayacak şekilde genişletilecektir.
İnsan hakları eleştirisi
Uluslararası Af Örgütü ise Tunus ile mutabakat zaptı imzalayan AB’yi temel insan hakları standartlarını hiçe saymakla suçlayarak, “Tunuslu yetkililerin Sahra Altı Afrikalı göçmenlere yönelik şiddet ve ihlalleri artarken, bu karar şunu gösteriyor: Daha önceki benzer anlaşmalardan ders alınmamış olması, yaşanacak acılar için onu suç ortağı yapmaktadır” dedi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Avrupa Enstitüleri Ofisi Direktörü Konata Geddie, Tunuslu yetkililerin son zamanlarda aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce kişinin başlangıçta susuz, yiyeceksiz ve barınaksız olarak Tunus’un çöl sınırlarında mahsur kaldığını söyledi. “Konuyla ilgili artan kanıtlara rağmen imzalanan bu anlaşma, zaten başarısız olan göçmenlik politikalarının tehlikeli bir şekilde genişlemesine yol açacak. Anlaşma, AB’nin Tunus Devlet Başkanı ve hükümetinin giderek artan baskıcı durumunu kabul ettiğini gösteriyor.”
DW/BK,HS
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl erişebilirim?